Sevgili kardeşlerim;

Tarihte gördüğümüz ve müslümanların arasındaki gerçek göstermektedir ki;
sapmış olan yöneticileri doğrultmak ve onlarla konuşmak kolay bir iş değildir.
onları doğrultmak için insanların çok fazla kan dökmesi gerekmektedir.
bu işin, silahları göstermenin dışında bir yöntemle olması gerekir.
Ancak zorlu bir mücadele ve uzun bir sıkıntıdan sonra günümüzde insanlık kan dökmeksizin “iyiliği emretme, kötülükten sakındırma, sapmış olan idarecileri düzeltme” formülünü elde edebilmiştir.
partilere verilmiş olan “siyasi gücün” varlığından dolayı artık, dikta rejimlerin iş başına gelmesi seçim sistemiyle kolay değildir.
nitekim tarihte halkın beğenmediği rejimi değiştire bilmek için yüz binlerce hatta milyonlarca kişinin kanı dökülerek rejim değişebiliyordu ama halihazırdaki seçim hakkı bize kan dökülmeksizin bize beğenmediğimiz rejimi değiştirme imkanı vermişken oy kullanmaya mesafeli durmamalıyız.
ve nitekim reşit halifelerden Hz. Ebubekir, Hz. osman ve Hz ali Şuraayla seçilmişlerdir.
İslam ümmetinin başına gelen tarihinde ki ilk belalardan biri de “şura” sisteminin yok olması ve Allah’ın müslümanları varis kılmış olduğu topraklarının zorba imparatorların eline geçmesidir.
Onların bundan ibret almaları gerekir. doğru bildiği kişisi belli senelerde seçimde hak sahibi olanı seçmeye yardımcı olma imkanını islama göre hiç bir sakıncası yoktur.
Gelelim oy kullanmaya şirk denilmesinin kulaktan kulağa dolaşan meselesine.
Haricilerin Hz. Aliye karşı hakem meselesinde başlatıp Hz ali ve taraftarlarına haşa müşrik diyerek başlattıkları bir başlangıç olup günümüze kadar uzanıp hali hazırda bunların savunucuları vardır. Şunu da bilelim ki seçim ülkedeki tüm vatandaşlarla yapılan ve islamında emri ve tavsiyesi olan istişaredir. nitekim istişareyi savunan kuran ve sünnette bir çok nas vardır onlardan bazıları ;

Dedi ki: “Ey ileri gelenler! Bana bu işimde düşüncenizi söyleyin. Sizin katılımınız olmadan kesin bir karar verecek değilim.” (27/Neml 32)